Arkadaşlar, boşluğun içinde kaybolmuş bir şekilde dolaşırken, zamanın ve mekanın anlamsızlaştığını fark ettiler. Siyah figür, onları her adımda izliyor gibi görünüyordu, gülüşü her an kulağında çınlıyordu. Oyun içindeki dünya giderek daha karmaşık hale gelirken, arkadaşlar da kendi zihinlerindeki sınırları zorluyorlardı. Bir noktada, arkadaşlardan biri diğerlerine dönerek, "Belki de bu oyunu tamamlamamız gerekiyor. Belki de siyah figürün söylediği gibi, gerçek dünyaya geri dönebiliriz" dedi. Diğerleri, bu düşünceye dirense de, sonunda çaresizlik içinde kabul ettiler. Oyun içindeki zorlu görevlere odaklandılar. Her biri, karmaşık bir bulmaca gibi gözüken görevleri çözmeye çalıştı. Ancak her başarı, bir bedelle geliyordu. Karakterleri daha da bozuluyor, zihinleri daha da karışıyordu. Siyah figür, her seviyede onları izliyordu, her başarısızlıkta ise gülüşü daha da ürkütücü bir hale geliyordu. Zamanla, arkadaşlar bu oyunun bir tuzaktan ibaret olduğunu anlamaya başladılar. Siyah figür, onları kendi iç dünyalarına hapsolmuş gibi hissettiriyordu. Gerçeklik ve oyun arasındaki sınırlar, iyice silikleşmişti. Bir seviyede, arkadaşlardan biri birden bire durdu ve diğerlerine dönerek, "Bu oyunun içinde bir çıkış olmadığını bilmeliyiz. Belki de tek yol, onunla yüzleşmek." dedi. Diğerleri başta direndi, ancak sonunda kabul ettiler. Siyah figür, bir sonraki seviyede karşılarına çıktığında, arkadaşlar ona karşı durmaya kararlıydı. Ancak siyah figür, onları manipüle etmeye devam etti. Oyun içindeki dünya, gerçek dünyanın yansımaları haline gelmişti. Anılar, kabuslar ve korkular, oyunun içinde bir labirent gibi dolaşıyordu. Zamanla, arkadaşlar siyah figürle yüzleştikçe, onun gerçek gücünü anlamaya başladılar. Siyah figür, kendi korkularından ve pişmanlıklarından besleniyordu. Ona karşı koyabilmek için, kendi iç dünyalarıyla yüzleşmeleri gerekiyordu. Son bir çaba ile, arkadaşlar, siyah figürü yenebildiler. Ancak bu zafer, bedeli ağır bir şekilde getirdi. Karakterleri tamamen bozulmuştu, zihinleri paramparça olmuştu. Oyunun içindeki dünya, artık gerçeklikten tamamen ayrılmıştı. Kazanılmış bir zafer olmasına rağmen, arkadaşlar oyunun içinde sıkışıp kalmışlardı. Gerçek dünyaya dönme umutları tamamen kaybolmuştu. Siyah figürün zihinlerine bıraktığı izler, onları sonsuza kadar bu dijital labirentte hapsolmuş gibi hissettiriyordu. Oyunun içinde geçirdikleri zaman, gerçeklikle giderek daha az bağlantılı hale geldi. Artık ne gerçek dünya, ne de oyunun içindeki dünya tam anlamıyla var gibiydi. Arkadaşlar, belki de gerçek dünyanın sadece bir hatıra olduğunu düşündüler. Sonsuz bir dijital karmaşada kaybolmuşlardı ve siyah figürün kahkahaları hala kulaklarından gitmiyordu.