İlkokul 5. sınıfa gidiyordum. 10 yaşında falandım. Üst katımızda ki boş daireye yeni bir aile taşınmıştı. Karı koca ve birde benle ayni yaşta kızları vardı. Onu ilk defa bizim eve misafirliğe geldiklerinde görmüştüm. Nasıl olduysa annem annesi ile babam da babası ile çok iyi kaynaşmışlardı. Ama ben kızla hiç konuşmuyordum. Arada bi bakıyordum. Sonra annesi kızının kanser olduğunu falan söyledi. Kafasında ki saçı çektiğinde şok olmuştum. Kızın kafasında saç yoktu. O zamanlar küçüğüm bilmiyordum neyin ne olduğunu. Onu öyle kel görünce kahkaha atarak gülmeye başladım. Babam kafasını bana çevirerek "Senin o kemiklerini kırararım" dedi. Gözlerinde ki o siniri unutamıyorum. Kızın annesi babama "Çocuk o daha" demişti. Aradan bir kaç gün geçti, ben her okuldan geldiğimde annesiyle kızı bizim evde oluyorlardı. Annem ile kızın annesi çok samimi arkadaş olmuşlardı neredeyse. Tam eve girmiş üzerimi çıkartacakken annem bana "Mustafa buraya gel" dedi. Sırtımda ki çantayı bırakıp salona geçtim. "Ne oldu anne?" diye sordum. Annem gülerek bana baktı. "Bak Esra'da sizin sınıfta okuyacak artık" dedi. "Esra kim anne?" dedim. Annem bu sefer kızarak "Kaç gündür öğrenemedin mi kızın adını" dedi. Kafamı çevirip kıza baktım koltukta oturuyordu, gülerek bakıyordu. Bende dalga geçermişçesine "Hee kelin adıymış tamam" dedim. Annem ayağa kalktı. Sertçe bana tokat attı. Hemen Esra'nın annesi "Çocuk o daha vurma" dedi. Tokatı yer yemez üstümde okul üniforması ayağımda terliklerle ağlaya ağlaya koşturdum. Sokakta o şekilde bir kaç saat dolaştıktan sonra eve geri döndüm. Kapıyı annem açtı. Babam eve gelmişti. Babam "Neredesin lan sen?" diye sordu. Babam çok sinirliydi. "Biz sana böylemi öğrettik niye kızla dalga geçiyorsun? Bir daha o kıza kel dersen senin kafanı kırarım, o playstationuda kaldırırım" diye tehdit etmişti. Hiç bir şey demeden odama gidip üzerimi değiştirdim. Ertesi gün okuldayken sınıfın kapısı çaldı. İçeriye Esra, annesi ve birde benim annem girmişti. Şaşkınlıkla anneme bakakaldım.Annem ne alakaydı. Öğretmen "sınıfımıza yeni bir öğrenci katıldı" dedi. Esra başladı ismini, nereden geldiğini falan anlatmaya ama kimse hasta olduğunu kel olduğunu söylemedi. Bu sefer annem başladı konuşmaya "Mustafa zaten tanıyor onu iki iyi arkadaş" dedi. Sınıfta ki herkes bana bir baktı. Öğretmen "o zaman sen şimdilik Mustafa'nın yanında otur yabancılık çekme" dedi. Yanımda Burak isimli bir çocuk oturuyordu. Öğretmen onu kaldırdı Esra'yı yanıma oturttu. Sınıfta ki samimi olduğum çocuklar bana gülüyorlardı. Esra'yı sevmiyordum zaten şimdi iyice nefret etmeye başlamıştım. Esra bana bakarak "Silgin var mı?" diye sormuştu. Önümde duran silgiyi avucumun içine sıkıştırarak yok dermişçesine kafamı yukarı salladım. Zil çalıp teneffüs olduğunda hemen Burak'ların yanına gittim. Burak'lara "Bu kız kel ha, kafasında saç yok" dedim. Burak "Görmüyor musun olum saçları var işte" dedi. Burağa "bak şimdi" diyerek Esra'nın yanına geldim. Saçını tutarak çektim. Kafasının kel olduğunu herkes görmüştü. Herkes gülmeye başladı. Herkesin gülmesi benim çok hoşuma gitmişti. Elimde ki saçı "Iyyy" diyerek fırlattım. Esra oturduğu yerden kalkıp peruğunu alıp tekrardan kafasına geçirdi. Buraklarla ben Esra'ya "Kel Kel Kel" diye dalga geçiyorduk. Esra ne ağladı ne de üzülmüştü. O gün eve gittiğimde babam kapının önünde yine her zaman ki gibi sinirli bakışıyla bana bakıyordu. İçimden "Kesin söyledi annemle babama şimdi bittim " diye düşündüm. Kaçsamıydım, babam kesin döverdi bu sefer. Babam "O üstün başın ne duvar mı yıktın" dedi. Üstümün başımın kirli olmasına babam kızardı. Büyük bir rahatlama gelmişti. Demek ki söylememişti. Esra'nın annesi babası da çalışıyorlardı. Cumartesi pazar okul olmadığı için annesi bize bırakıyordu. Okulda gördüğüm yetmiyormuş gibi birde bize gelmesi beni deli ediyordu. Anneme "Anne ben dışarı çıkıyorum" diyerek ayakkabılarımı giymeye başladım. Annem "Esra'yı da al yanına o da oynasın sizle" dedi. Mecburen kabul ettim. Hiç olmazsa ben erkeklerle oynarken o da kızlarla takılırdı. Uğraşmak zorunda kalmazdım. Ama tahmin ettiğim gibi olmadı ,Esra kızların yanına gitmiyor benle birlikte erkeklerin yanındaydı. Futbol oynuyordum, o da oynuyordu. Kimse şikayetçi değildi ama ben sinir oluyordum. En sonunda kendimi tutamadım. Esra'ya "Lan git kızlarla oynasana sen, yanıma gelme benim defol git" diyerek iki elimle ittim. İlk defa üzüldüğünü gördüm, gözleri dolmuştu. Ama umursamadim, aksine hoşuma gitmişti. Karşıda ki duvarın üzerine oturup saatlerce bizim futbol oynanamızı izlemişti. Akşam ezanı okundu herkes evine dağıldı. Esra'nın annesi de gelmiş Esra'yı almıştı. Cumartesi günü bu şekilde bitmişti. Masada akşam yemeği yerken anneme "Anne Esra her cumartesi pazar bize mi gelecek?" diye sordum. Hemen babam "Niye zoruna mı gidiyor. O kızla uğraşırsan o playstationu kafanda kırarım" dedi. Babamda kırmaya ne çok meraklıymış. Ertesi gün pazar sabahı saat 8 gibi yine kapımız çaldı. Gelen Esra ve annesiydi. Annesi yine Esra'yı bize bırakıyordu. Uyumuyordum ama uyuyor taklidi yapıyordum. Annem Esra'ya "Karnın aç mı kızım bir şeyler yer misin?" diye soruyordu. Esra'da "Teşekkür ederim abla karnım aç değil" demişti. Nedendi bilmiyorum ama annem Esra'yı çok seviyordu. Bu da beni kıskandırıyordu ve sinirlendiriyordu. Esra, ben ve annem kahvaltı yaptıktan sonra dışarıya çıkacaktım ki yağmur yağmaya başladı. Bende playatationu çıkartıp televizyona bağladım. Ben playstation ile uğraşırken Esra'da bana bakıyordu. İki tane oyun kolu vardı ama ben sadece bir tanesini takmıştım. Esra oynamasın diye diğer kini takmamıştım. Gta cdsini takıp oynamaya başladım. Esra'da kocaman gözlerini televizyona dikmiş benim oynamamı izliyordu. Ben oynarken Esra "Diğer kolu takıp bende oynayabilir miyim?" diye sordu. Bende "O kol çalışmıyor, hem çalışsa bile sana oynatmam" dedim. Aslında kol çalışıyordu dediğim gibi bilerek takmamıştım. Gta da helikopter görevi vardı, bir türlü geçemiyordum. Esra "Ben de deneyeyim mi belki geçerim" dedi. Esra'ya bakarak "Sen ne anlarsın salak erkek oyunu bu" demiştim. Hemen gta cdsini çıkartıp başka oyun takmıştım. Akşama kadar playstation oynadım. Esra'da saatlerce beni izlemişti. Daha sonra annesi babası gelip almıştı. Pazartesi olduğunda annem beni ve Esra'yı birlikte okula götürüyordu. Anneme "Anne ben kendim giderim okula çocuk muyum" diyordum. Ama kabul etmiyordu. Okulun son zili çalmış eve gitmek için herkes dağilıyordu. Okulun bahçesine indiğimde annemi görememiştim. Ama Esra'nın annesi oradaydı, annem yoktu. Kendi kendime "Belki gelmemiştir" diye geçirdim. Tam okulun kapısından çıkarken kolumu birisi tuttu. Kafami çevirip baktığımda Esra'yı gördüm. Biraz sert bir şekilde "Ne var" dedim. Annesini göstererek "Annem seni çağırıyor" dedi. Annesinin yanına gittiğimde bana "Annenle baban dedenlere gittiler. Sen bugün bizim misafirimizsin" dedi. Annesine "Abla ben kendim evime gidebilirim" dedim. Annesi de "Olmaz öyle bir şey seni bana emanet etti annen" dedi. Bir de tek elinden Esra'yı tek elinden beni tutarak eve doğru götürmeye başladı. Sanki 3 4 yaşında çocuklardık. Zorla Esra'ların evine girdim. İnsan çok tanımadiğı birilerinin evine ilk defa gelince biraz afallıyor ne yapacağımı bilememiştim. Annesi "Siz odaya gidin oyun oynayın" dedi. İçimden "Kesin bu salağın oyuncak bebekleri vardır" diye düşündüm. Odaya girdiğimizde ağzım açık kalmıştı. Kocaman televizyon, playstation 2 ve bir sürü oyunu vardı. O kadar çok oyun vardı ki, cd satan dükkandan bile fazlaydı. Çok heyecanlanmıştım ama umursamıyormuş gibi yaparak Esra'nın yatağının üzerine oturdum. Esra playstationu açarken onu izliyordum. Ne kadar çok oyun vardı. Bende bile 2,3 tane oyun anca vardı. Oyunlara göz gezdirirken Esra "Hangi oyunu oynamak istersin" diye sorarak oyun kollarından tekini bana uzatmıştı. Gözlerini dikmiş bana bakıyordu, nedendir bilmiyorum ama ilk defa kendimi bu kadar kötü hissetmiştim. Bana uzattığı kolu alarak "Şu oyunu oynayalım mı?" diye sordum. "Tamam" diyerek oyunu taktı ve oynamaya başladık. O kadar zevk alıyordum ki. Oyunda beraber ilerliyor düşmanları öldürüyorduk. En son canavar öldürdügümüzde gülerek bana baktı. Ağzında tek dişi yoktu, gülerken belli oluyordu. Daha önce fark etmemiştim. Gerçi benim yanımda ilk defa gülüyordu. Esra ne kadar güzel kızmış aslında. Saatlerce oynadıktan sonra evin kapısı çaldı. Gelen kişi babamdı ve benk çağırıyordu. Gitmek istemiyordum daha fazla oyun oynamak istiyordum. Esra'ya "Sonunda" diyerek ayağa kalktım ve odadan çıkıp gittim. O gece evde yatarken Esra'nın gülüşü aklıma geliyordu sürekli. Sabah olduğunda annem beni ve Esra' yı okula bıraktı. Okulda Burak'ların yanında takılırken Burak bana bakarak "Saçını alalım mı?" diye sordu. Gülerek "Boş ver gider öğretmene söyler" dedim. Burak beni hiç dinlemeden Esra'nın yanına gidip saçını çekti. Pencerenin oraya yanıma gelip okulun bahçesine attı. Bana komik gelmiyordu, hatta Burağa sinirlenmiştim. Kimse Esra'nın saçını almaya gitmiyordu. Mecbur Esra kendisi çıkıp alacaktı. O giderse koridorda ki okulun bahçesinde ki herkes onun saçsız olduğunu görecekti. Esra hiç bir şey demiyordu, sesini çıkartmıyordu. Tam Esra sıradan kalkacaktı ki, koşarak okulun bahçesine çıkıp peruğu aldım. Sınıftan içeri girip Esra'ya uzattım. Burak bana bağırarak "Sanane olum sanane, sen neden gidip alıyorsun" dedi ve Esra'nın yine saçını çekmeye başladı. O kadar çok sinirlenmiştim ki var gücümle Burağın suratına yumruk attım. Dişine gelmiş olmalıydı ki elim acımıştı. Sonra Burak ve bir kaç kişide beni dövmüştü. Ben Esra için mi dayak yemiştim. Aradan bir kaç gün geçmişti beden dersinde futbol oynayanları izliyordum. Burak ile küs olduğum için kimse benimle konuşmuyordu. Bankta oturuken yanıma birisi geldi. Kafamı çevirdiğimde Esra'yı gördüm. Elinde çilekli gofret bana uzatıyordu. Bir tane alıp yedim. Öylece beden dersi bitene kadar konuşmadan bankta oturduk. Yine cumartesi günü Esra bize gelmiş kahvaltı yapıp dışarıya çıktık. Yerde yavru kedi gördük ve sevmeye başladık. Esra kediyi severken gözünün önüne düşen saçını eliyle kulağının arkasına götürdü ve bana bakıp güldü. Allah'ım kalbim nasıl güm güm atmaya başlamıştı. Ne kadar güzel görünüyordu anlatamam. İçimde ki bu his ne kadar da güzeldi. Nefes alıp vermekte zorlanıyor elim ayağım titriyordu. Bundan sonra hep Esra ile takılıyordum. Annesi bize ekmek arası saralle yapar verirdi. Ne kadar lezzetli olurdu. Hiç unutamıyorum. Beraber çok oyun bitirdik, harçlıklarımızı birleştirir beraber oyun almaya giderdik. Çok güzel zamanlardı, içten içe ona kötü davrandığım içinde üzülüyordum. Yavaş yavaş Esra zayıflamaya, gözlerinin altı morarmaya başlamışti. Buradan sonra artık kısa kesmek istiyorum çünkü göz yaşlarım engel oluyor. Esra artık okula gelmiyordu. Her gün hastaneye gidiyordu. Ta ki bir gün ambulans bizim mahalleye girene kadar. Sedyeyle Esra'yı taşıyorlardı. Gözleri kapalıydı. Bu da onu son görüşüm olmuştu. Ben zannediyordum ki yine hastaneye gidiyor geri gelir. O yüzden babamın cebinden 5 tl çalıp oyun cd si satan yere gittim. Esra'nın sevdiği tarzda oyunlar almıştım ki ona sürpriz yapacaktım. Esra'nın öldügünü mezarlığa gidince öğrenmiştim. Annesi beni görünce bana sıkıca sarılıp ve ağladı. Babası ise Esra'nın kefene sarılı bedenini toprağa koyarken anlamıştım o an Esra'nın öldüğünü. Gözyaşımı tutamamış başlamıştım ağlamaya. Yeri gelir kimsenin bilmediği bir yere gider Esra'nın gülüşünü hatırlar ağlatırdım kendimi. Şimdi 23 yaşındayım o zamanlar farkında değildim ama pişmanlığını şimdi yaşıyorum. Keşke senden özürdileseydim, Keşke seni seviyorum deseydim. Esra'nın bir kız kardeşi daha oldu. Onun da adını Esra koydular. Daha 4 yaşına yeni girdi. Arada bir denk geliyorum, bana hep onu hatırlatıyor. Bu arada babam Esra'nın babasıyla kardeş gibi oldular. Esra'nın annesi ve babası ben askerdeyken beni arıyorlardı hatta para bile yolluyorlardı. Gerçekten çok iyi insanlar. İyi ki Esra' tanımıştım. daha sonra bir gün yine esraların evine gittim,oradan alacağım 1-2 şey vardı zaten yarı evim sayılırdı. Esranın babası işteydi evde bir tek annesi vardı neyse gittim aldım eşyaları tam eve dönecektim esranın annesi istersen yemek koyayım dedi benimde karnım açtı tamam dedim neyse yemeye başladım esranın kardeşi nerede dedim kreşte dedi sonra esranın annesi ben duşa gireceğim dedi bende iyi tamam dedim sonra yemek bitti,esranın odasına bir kere daha girip eski günleri yad edeyim dedim ama tam banyonun önünden geçerken esranın annesi soyunuyordu gözüme birden güzel gelmişti,kendine gel oğlum dedim ama çok güzeldi kalçası memesi daha sonra izledim ama esranın annesi aralığa baktı ve beni gördü kapıyı açtı ne yapıyorsun sen burada dedi bende hiç bir şey dedim ama bana bakarak gülümsemeye başladı ve gençsin çeker canın dedi daha sonra ateşli bir şekilde dudaklarıma yapıştı bende soyundum ve küsküyü vermeye başladım salona geçtik ve daha sert yapmaya başladım ama kapıdan birden anahtar sesleri geldi ve kapı açıldı. Eyvahhh! Esranın babası gelmişti ne yapıyorsunuz siz dedi öyle dona kalmıştık ikimiz ama adamın yüz ifadesi birden değişti ve "ımm 3lü 20 yıldır bunun hasretini çekiyorum" dedi ve koşarak benim dudaklarıma yapıştı işte o anda benim kafamda şimşekler çaktı esranın babası gaydi ve bu yüzden benim babamla çok sıkı fıkıydı daha sonra ateşli bir şekilde sexe başladık ama esranın babası durun dedi "burada bir kişi eksik" işte o kişi babamdı daha sonra telefonla arayıp onuda çağırdık babam ilk baş biraz utandı ama daha sonra 4ümüz harika bir grup sex yaptık,o gün harikaydı asla unutamıyorum