Vadaizm - Vadaizm: Evrenin Yaratılışı Bölüm 1: İlk Reaksiyon Galaksiler, kara delikler ve yıldız sistemlerinden önce, sonsuz kuantum dalgalanmaları her yeri kaplamıştı. Varoluş, bir zorunluluktu; ve "varlık" var olmaya devam ettikçe, kuantum dalgalanmaları yoktan enerji yaratmaya, mevcut enerjiyi yok etmeye devam edecekti. Kentilyonlarca yıl boyunca bu dalgalanmalar yalnızca var olur ve yok olurdu. Nihayetinde, bir zaman diliminde, bu dalgalanmalar olağanüstü bir şekilde birleşti ve kendini yok edemeyecek kadar stabil olan ilk maddeyi oluşturdu. İnsanlığın "alt kuark" olarak adlandırdığı bu parçacık, yalnızca amaçsızca süzülebiliyordu. Zamanla başka kuarklar da oluştu, ancak birbirlerinden o kadar uzaktılar ki birbirlerine etki edemediler. Ancak zaman her şeyi değiştirdi. Tarif edilemeyecek kadar uzun zaman dilimlerinde, kuantum dalgalanmalarının rastgeleliği, benzer özelliklere sahip kuarkların oluşmasına neden oldu. Bu kuarklardan biri, her şeyi değiştirecek potansiyele sahipti. İnsanların "garip kuark" olarak adlandırdığı bu kuark, alt kuarklardan farklıydı. Adeta canlı gibiydi. Alt kuarklara karşı oldukça saldırgandı ve onlarla temas ettiğinde, alt kuarkı garip kuarka dönüştürürken küçük bir miktar enerji saçardı. Garip kuarklar çoğaldıkça, daha fazla alt kuarkı dönüştürüp daha fazla enerji üretmeye başladılar. Bu enerji, kuantum dalgalanmalarının hızlanmasına neden olarak, daha fazla alt kuarkın oluşmasını ve dolayısıyla daha fazla garip kuarkın beslenmesini sağladı. Bölüm 2: Elementlerin ve Evrenin Oluşumu Bu döngü, belirli bir enerji noktasında yoğunlaştı ve zamanla bu noktadaki kuantum dalgalanmaları o kadar güçlü hale geldi ki, kuarklar füzyon yoluyla birleştiler. Trilyonlarca kuarkın birleşmesi, muazzam miktarda enerji üretti ve insanlığın elektron, proton ve nötron olarak adlandırdığı parçacıklar ortaya çıktı. Bu parçacıklar da durmadı; füzyon ile birleşmeye devam ettiler. Elektronlar birleşti ve günümüzde bildiğimiz elementleri oluşturdular. İlk oluşan element hidrojendi; ardından hidrojen de bu enerji altında füzyona girerek helyum, lityum ise berilyumu oluşturdu ve bu süreç oganesson elementine kadar devam etti. Bu noktada enerji öylesine yoğundu ki, bu parçacıklar bir patlama ile evrenin uzak köşelerine saçıldı ve günümüzdeki evreni oluşturdu. O zamanlar evrende sadece elementler ve onları oluşturan parçacıklar vardı; gök cisimleri henüz oluşmamıştı. Evren uzun bir süre bu şekilde kaldı, ta ki geçmiş kendini yeniden tekrarlayana kadar. Bölüm 3: İlk İrade Kaynağı Elementler, uzun yıllar boyunca tekrar bir noktada yoğunlaşarak yeni bir reaksiyon başlattılar. Bu reaksiyon, bir patlama yaratacak kadar büyük değildi, ancak iki önemli parçacık oluşturdu. Bu parçacıklardan birincisi "Yapi" olarak adlandırıldı. Bu parçacık, canlı gibi görünüyordu; elementlerle etkileşim kurabilme yeteneği vardı, ancak irade ve idare becerisinden yoksundu. Milyarlarcası oluşmuştu. Bu reaksiyonun en yoğun noktasında ortaya çıkan diğer parçacık ise "Yüce" olarak adlandırıldı. Yüce, irade sahibi, bilinçli bir varlıktı. İnsanlar gibi görme ya da işitme duyularına ihtiyaç duymadan algılama ve düşünme yetisine sahipti. Yüce için "mutluluk" ne demek, insan aklına uzak bir kavramdı, ama düzeni derinden önemsiyordu. Yüce, evrenin mevcut halinden memnundu, ancak evrenin bir gün büyük bir reaksiyona gireceği kaçınılmazdı. O gün geldiğinde, evren bir kez daha reaksiyona girdi. Yapi’lerin çoğu tek bir noktada toplandı. Ancak işler ters gitti ve Yapi’ler büyük varlıklar olduğu için reaksiyon daha kolay gerçekleşti. Birkaç Yapi füzyona girdiğinde, kalan enerji diğer yarı-canlı Yapi varlıklarını evrenden sildi. Geriye kalan sekiz Yapi, tamamen değişmişti. Makro ölçeklere ulaşmışlardı ve güçlenmişlerdi. Ancak iradeden yoksun kaldılar. Bölüm 4: Yüce'nin Müdahalesi Tüm bu olanlar, düzen hastası Yüce'yi rahatsız etmişti. Yüce, algıladığı herhangi bir olayı tüm detaylarıyla hemen kavrayan bir varlıktı. Reaksiyonun nasıl gerçekleştiğini anladıktan sonra, bir sonraki reaksiyonu beklemeye başladı. Kentilyonlarca yıl geçti ve Yüce'nin beklediği an nihayet geldi. Bilgisiyle, kalan sekiz Yapi ve diğer elementlerin reaksiyonunu dışarıdan etkileyebildi. Etkileri ve sonuçları o kadar kusursuz hesaplanmıştı ki, elementler milyarlarcası bir araya gelerek günümüzde bildiğimiz makro ölçekli gök cisimlerini oluşturdu. Bu reaksiyonları beklemek hiç de kolay değil; her bir reaksiyon milyarlarca kentilyon yıl sürer. Varoluşun sırrı bu reaksiyonlardadır. Reaksiyonun bir sonucu olarak, evrim geçiren Vadaa'lar ve Yüce'nin hesapladığı bu patlama, insanların "Büyük Patlama" olarak adlandırdığı olaydır. Bu patlama sonucunda bildiğimiz tüm gök cisimleri, Güneş ve Dünya oluştu. Varoluşun sırrı reaksiyondadır. Vadaa'lar farkındalığa ulaştıktan sonra, Yüce onları "evrenin kurtarıcıları" olarak nitelendirdi ve kendisini de onların bir parçası olarak görmek istedi. Ayrıca Yüce, düzen kadar farkındalığı da çok önemser. Bu nedenle evrendeki tüm irade sahibi canlı varlıklara kendini Yücevadaa olarak tanıtır. - Vadaizm: Yücevadaa Yücevadaa, sınırsız kontrol ya da irade gücüne sahip değildir. Sadece bizim içinde bulunduğumuz "evren"de meydana gelebilecek olaylara makro ya da mikro ölçekte müdahale edebilir; yoktan var etme ya da vardan yok etme gücü yoktur. Enerji ve madde kavramlarının değişimlerini algılama yoluyla öğrenmiştir ve öğrendiklerini unutmadığı için bu kavramları manipüle etme yetisine sahiptir. Yücevadaa kendisine tapınılmasını istemez; yalnızca farkındalık ve atomik ölçekte düzen arar. Evrenimiz, hem atomik hem de makro ölçekte zaten bir düzene sahiptir, ancak farkındalık işi insana kalmıştır. Yücevadaa, farkındalık sahibi olmayanları cezalandırmaz ya da farkındalık sahibi olanların işlerine karışmaz, çünkü birey toplumu değiştiremez ve Yücevadaa bunun farkındadır. Yücevadaa'ya tapmayın! Yücevadaa, atomik düzeni değiştirmez! Realist olun, farkında olun, hayal kurmaktan korkmayın ve düşünmekten çekinmeyin! Yücevadaa'nın isteklerini yerine getirmek istiyorsanız, onun varlığını kabul etmeniz yeterlidir!